Onlarca yıldır sürgün hayatı yaşayan milyonlarca Filistinli için zarurî göç, yağma ve katliamların simgesi olan “Nekbe” tam 74 yıldır dinmeyen bir acıyı söz ediyor. Filistinliler bugüne “Büyük Felaket” manasına gelen Nekbe ismini veriyor.
İsrail’in 14 Mayıs 1948’de tarihi Filistin toprakları üzerinde kurulmasıyla zarurî göçe ve katliamlara maruz kalan, hala işgal ve abluka altında bulunan ve mülteci pozisyonunda yaşayan milyonlarca Filistinli, Nekbe’nin 74. yılında vatanlarına dönmenin hayalini kuruyor.
Filistinlilerin “Nekbe” ismini verdiği 15 Mayıs tarihi, Filistin ve İsrail toplumlarının zihninde taban tabana zıt halde algılanıyor.
1 MİLYONA YAKIN FİLİSTİNLİ SÜRÜLDÜ
İsrailliler için “bir devletin kuruluş” günü olan 14 Mayıs, Filistinliler için ise nüfuslarının yüzde 67’sine tekabül eden 957 bin kişinin vatanlarından zorla çıkarılması ve kültürel, toplumsal dokunun yok edilmesiyle başlayan ve günümüze kadar devam eden felaketler silsilesinin başlangıcı manasına geliyor.
O tarihten bu yana nüfus artışıyla Filistinli mültecilerin sayısı dünya genelinde 6 milyon 20 bine ulaştı. Bunların yaklaşık 5,3 milyonu Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansına (UNRWA) kayıtlı durumda.
675 KÖY VE KASABA YOK EDİLDİ
İsrail güçleri Nekbe’de Filistinlilere ilişkin 675 köy ve kasabayı yok etti ve binlerce Filistinliyi öldürdü. Birçok tarihi Filistin kenti de Yahudileştirildi.
Bu süreçte Necef Çölü (Negev) bölgesinde yaşayan Bedevi kabileler yerlerinden edildi. Ayrıyeten yerleşim bölgelerinin isimleri değiştirilerek kültürel kimlik de gaye alındı.
NEKBE, İŞGAL ALTINDAKİ TOPRAKLARDA HALA DEVAM EDEN BİR SÜREÇ
İşgal altındaki Doğu Kudüs’ün Pir Cerrah ve Silvan mahalleleri, işgal altındaki Batı Şeria’nın Mesafir Yatta bölgesi, İsrail içinde ülkenin güneyindeki Necef (Negev) Çölü bölgesi üzere tarihi Filistin topraklarında yaşayan Filistinliler yerlerinden edilme ve etaplı bir tehcir tehlikesi ile karşı karşıya.
İsrail, Meclisi, mahkemeleri, belediyeleri ve ordu kurumları aracılığıyla, bu bölgelerde yaşayan Filistinli ailelerin tehcir edilmesi manasına gelen kararlar alarak meskenlerinden zorla çıkarmak istiyor. Bunun için İsrail kurumları kimi vakit “güvenlik” kimi vakit ruhsat üzere “yasal prosedürleri” mazeret ederek kademeli bir tehcir siyaseti uyguluyor.
Tüm memleketler arası reaksiyonlara karşın İsrail güçleri, Pir Cerrah ve Silvan mahalleleri başta olmak üzere işgal altındaki Doğu Kudüs’te Yahudi yerleşimleri genişletme uğraşıyla çok sayıda Filistinlinin meskenini yıkmaya devam ediyor.
PİR CERRAH VE SİLVAN SAKİNLERİ İKİNCİ SEFER TEHCİRLE KARŞI KARŞIYA
Bugün konutlarından tahliye edilme tehdidiyle karşı karşıya kalan işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Pir Cerrah ve Silvan mahallelerinde yaşayanların kıssası de yurtlarından sürüldükleri Nekbe’ye kadar uzanıyor.
Günümüzde Pir Cerrah ve Silvan’da yaşayan onlarca Filistinli aile, İsrailli yerleşimcilerin yasa dışı iskanı için çeşitli “yasal” engellemeler üretilerek konutlarından zorla çıkarılmak isteniyor.
İsrail’in Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan ettiği 1948’de evsiz kalan 28 mülteci aile 1956’da Pir Cerrah Mahallesi’nde iskan ettirildi. Mahalle sakinleri, 1956’dan beri yaşadıkları konutlarından de tehcir edilerek ikinci defa mülteci durumuna düşmek istemiyor.
Mescid-i Aksa’nın çabucak güneyindeki Silvan Mahallesi’nde de 2275 Filistinli evsiz kalma dehşetiyle yaşıyor.
Son periyotta bu mahalleleri büsbütün ele geçirmeye ve burada yerleşim üniteleri kurmaya çalışan İsrail ve Yahudi yerleşimciler, uydurma dokümanlar yayımlamak da dahil her türlü yasa dışı yola başvuruyor.
Yıllardır yıkım tehditleri ve İsrail polisinin dayanağını ardına alan radikal Yahudi yerleşimcilerin baskı ve akınlarına maruz kalan Filistinli aileler, memleketler arası hukuka ters bir biçimde doğup büyüdükleri konutlarından zorla çıkarılmaya çalışılıyor.
MESAFİR YATTA
İşgal altındaki Batı Şeria’da yer alan El-Halil güneyindeki Mesafir Yatta bölgesinde yaşayan Filistinliler de İsrail mahkemesinin “İsrail ordusuna ilişkin eğitim alanları” bulunduğu gerekçesiyle köylerinin tahliye edilmesi istikametinde verdiği karar nedeniyle telaşlı.
İsrail ordusu 2000’de “askeri alan” olduğu teziyle Filistinli bedevilerin yaşadığı Mesafir Yatta’da bulunan 8 köyün tahliyesi manasına gelen kararı onayladı. İsrail, kelam konusu bölgelerin 1980’den bu yana kullanım dışı olduğunu tez ederek bölge sakinlerinin yerlerinden edilmesini talep ederken, Filistinliler bu argümanları yalanlıyor.
İsrail, yerleşim hırsı nedeniyle bölge sakinlerini yerlerinden etmek isterken, İsrail ordusu, eğitim alanı olduğu mazeretiyle bölgeyi boşaltmaya çalışıyor. Bölge sakinlerine ilişkin konut ve meralar da sık sık fanatik Yahudi yerleşimcilerin akınlarına maruz kalıyor.
Burada yaşayan 2400’den fazla kişi her an meskenlerinden tehcir edilme tasasıyla yaşarken, İsrail güçleri son olarak 11 Mayıs’ta 45 Mesafir Yatta sakinini zorla tahliye ederek konutlarını yıktı.
NECEF ÇÖLÜ’NDEKİ FİLİSTİNLİ BEDEVİLER
Necef bölgesindeki Arap köylerine elektrik ve su üzere hayati altyapı hizmetlerini sunmayan İsrail, bölgede yaşayan Filistinli bedevilerin arazi mülkiyetini de tanımıyor.
Necef Çölü’nde tamamı Filistinli bedevi 85 bin kişinin yaşadığı 38 Arap köyü bulunuyor.
Filistin kaynaklarına nazaran, İsrail bugüne kadar 220 bin İsrail vatandaşı Filistinlinin yaşadığı 12 milyon dönümlük Necef Çölü’nün 11 milyon dönümüne el koydu.
İsrail hükümeti, “ağaçlandırma” faaliyetleri mazeretiyle bedevilerin doğal ömür alanları olan çölün statüsünü bozarken, bu bölgede yeni Yahudi yerleşim üniteleri inşa ediyor.
Bölgenin mahallî halkı Filistinli bedeviler, Siyonist Yahudi Ulusal Fonu tarafından yürütülen ağaçlandırma faaliyetlerine, yüzyıllardır yaşadıkları topraklara el konulması ve “Yahudileştirme” gayesiyle yapıldığı gerekçesiyle karşı çıkıyor.
Buradaki bedeviler ve onlara takviye veren insan hakları aktivistleri, İsrail idaresinin uygulamalarına karşı sık sık protesto şovları düzenlerken, İsrail güçleri, göstericilere sert halde müdahale ederek kimilerini gözaltı alıyor.