Sorun Tespiti: Türkiye derin bir ekonomik krizin içindedir. Bu kriz kronik bir halde olup temel göstergeleri şunlardır:
????Hiper-Enflasyon: %161 (ENAG ölçüm
????Cari Açık: $20,22 milyar
TCMB Rezervi: Eksi $52,8 milyar
????İşsizlik: %22,9 (resmi bilgi, gerçekte daha yüksek; her iki genç bayandan biri, her dört gençten biri işsiz)
????CDS: Devletin birkaç yıl içerisinde borçlarını ödeyememe riskini tabir eder. Türkiye için CDS, 740 baz puana yükselerek Ekim 2008’den bu yana en yüksek düzeyine çıktı.
???? Yargı: Hukuk sistemi, yasal düzenlemeler ve yargılama yordamı resmi araştırma ve Adalet Bakanı açıklamasına nazaran toplumun muhakkak itimat duymadığı bir yapıdadır.
????Öz Yeterlilik: Türkiye, güç ve teknoloji başta olmak üzere besin dahil dışa bağımlıdır.
????Dolarizasyon: TL yerine yabancı paraya inanç duyulması ve nakit varlıkların yabancı para cinsinden saklanması olup bugün %67 düzeyindedir.
????Yoksulluk: Türkiye’de maaşlı çalışanların %65’i minimum fiyat alır
Para ve Maliye Siyaseti: Hükümetin bu krizi yönetim etmek için yetkilendirdiği kurumlar Hazine, BDDK, SPK ve TCMB olarak görülmekle birlikte para ve maliye siyasetinin düzenlenmesi ve uygulanması bağlamında rollerin sık sık karıştığı görülmektedir. Buna bir de mali mevzuatın Anayasa’ya tersliği, çelişkileri ve karışıklığı eklenip aslında kurumların bağımsız olmadığı affını isteyen eski liderleri tarafından da açıklanınca işler uygunca çığırından çıkıyor.
Tüm bu süreci özetleyen tek bir söz ne olabilir derseniz; “güvensizlik” derim. Buraya birazdan döneceğim.
AKP’nin örgütlenme süreci başında Dolar/TL 0,69 iken birkaç ay içinde kuruluş tamamlandığında (14.08.2001) Dolar/TL 1,42 oluyor. Ortadan geçen 21 yılda ise rekor 18’in üzerinde gerçekleşti. Özetle her yıl bir ünite paha kaybı yaşayan TL ile birlikte daha da fakirleşen bir millet var.
20 yıllık finansal performansı ortada olan finans ve idare bilimlerine ait yüksek tahsili ve bilimsel uzmanlığı bulunmayan bir idarecinin “devleti şirket üzere yönetmek” ideali ile vatandaşlardan borç istemesi halinde sonuç ne olur?
Güvensizlik!
Bankadaki toplam mevduatın %67’si döviz ve tüm piyasa dolara endeksli ticaret yaparken üstelik bir yıldan kısa müddette seçimler varken, belirsizlik ortamında kimse daha fazla fakirleşmek için borç vermez.
Kur Muhafazalı Mevduat (KKM) formülü tutmayınca Gelir Endeksli Senet (GES) yeniden bir gece yarısı Twitter’dan açıklandı. Devlet idaresi ciddiyet ister. Türkiye’de yatırımı olan yerli ve yabancı sanayi, ticaret ve finans şirketi yöneticileri gece yarılarına kadar Resmi Gazete için bekletilemez. Anayasa’ya karşıtlık ise; faizin haram olduğu inancı ile örtülü faiz uygulamak; sermayesi olmayan vatandaşın refahından çalınan hissenin KKM ve GES ile sermayesi olana transferidir.
Üstelik GES için vade ve getiri oranı belirsizliğini korurken talep toplama günü olan 15 Haziran’ın beklenmesi telkin edilmiştir. 23 Haziran’daki PPK beklesek?
(Editörün Notu: GES minimum getiri oranı %23.04 olarak yayınlandı)
Bence hiç beklemeyelim; her şey ortada!..
İbrahim Can, Ph.D. CPA
Kurucu, Finansal İdare Danışmanı
www.icanadvisory.com
FÖŞ uyardı: Seçime kadar çok berbat şeyler olabilir
Doç.Dr.Evren Bolgün | Tavşan Çok Terli, Tavşan Çok Yoruldu, Artık Tavşanı Öldürmeyelim!
Dr Cüneyt Akman: Döviz ve altın daha ne kadar yükselecek?