İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Haliç Kongre Merkezi’nde bu yıl üçüncüsü düzenlenen Trafik Medya Mükafatları merasiminde yaptığı konuşmada, hiçkimsenin yaşama hakkını kolay sebeplerle kaybetmemesi gerektiğini tabir etti.
Dünyada ve Türkiye’de paralimpik sportmenlerin değerli bir kısmının trafik kazaları ile engelli olduklarını anlatan Soylu, biraz daha dikkat ve ihtimamla bu kayıpların önüne geçilebileceğinin altını çizdi.
ABD’de bir sigorta şirketinin trafik kazalarına ait yaptığı araştırmadan örnekler veren Soylu, bu araştırmaya nazaran kazalara neden olan etkenlerin başında dikkatin dağılması, çok sürat, alkollü araç kullanma, dikkatsiz sürüş ve yağmurun geldiğini anlattı. Soylu, direksiyon başında cep telefonu kullanma, yemek yahut bir şeyler içmenin kazaya neden olabileceğine işaret etti.
Bakan Soylu, televizyon haberlerinde askere uğurlama sırasında yolun kapatılarak silah atıldığı imgeleri izlediğini aktararak, “Allah’ınızı severseniz biz kaçıncı yüz yılda yaşıyoruz? Tekraren uyarıyoruz, anlatıyoruz. Askere gitmek bu memleketin evlatları için çok gururlu bir yolcuktur. Fakat bu onurlu seyahatin içerisine milletin hakkına girebilecek ve milletin hakkını bertaraf edebilecek bir adım ortaya konmamalı.” dedi.
Uyuşturucu kullanımına ait dataları de paylaşan Soylu, Türkiye’de 2017 yılında doz aşımından vefat sayısının 941 olduğunu, 2021’in sonunda 300’ün altında, 280 civarında bir sayıyla kapatacaklarını bildirdi.
ABD’de yıllık doz aşımı nedeniyle vefat sayısının 100 bin olduğuna dikkati çeken Soylu, bu sayının yeni açıklandığını, geçen yıldan bu yıla da yüzde 15 artış olduğunu kaydetti.
“ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZASI SAYISI YÜZDE 40.8 AZALDI”
Bakan Soylu, trafik kazalarını tedbire konusunda büyük başarılara imza atıldığını, lakin önlerinde hala uzun bir yol olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“En son Ramazan Bayramı’nda, son 10 yıldaki tatil müddeti 5 gün olan Ramazan Bayramlarını kıyasladığınızda bu yıl kaza sayısında yüzde 37, ölümlü kazalarda yüzde 55, can kayıplarında yüzde 61, yaralı sayısında ise yüzde 47 azalma yaşanmıştır. 100 bin kişi başına düşen trafik kazası can kaybı 2015’te 9,6’ydı. Yani 100 binde 9,6 can kaybı. Yüzbinde 13,4’te 2011 yılında, yani bizim 2011-2021 strateji dokümanına adım attığımız yılın başındaydı. 2015 yılında 9,6 düzeyinden, 2021 yılı sonu prestijiyle yüzde 5,7 ve altı bandına geldi. Yani kıymetli bir düşüş sergiledi. Bu şu demektir: 2015’e nazaran yıllık can kaybı ortalaması 2 bin 500 kişi azaldı. Daima birlikte bir ortaya gelsek, haşa, bir bireye, rastgele bir can verebilme kabiliyetimiz de yoktur. Tekrar 2015 yılında yıllık yaya can kaybı 1810 iken, 2018’deki yaya öncelikli trafik anlayışına geçişle birlikte, 2020 yılında bu sayıyı yüzde 46,5 azalışla 968’e çekebildik. Araç sayısı 2010 yılına nazaran, 2020 yılında yüzde 59,9 artmışken, ölümlü trafik kazası sayısı birebir dönemde yüzde 40,8 azaldı.”
Salgın nedeniyle 2021 sonrasında tüm dünyada ve Türkiye’de şoför ve yaya davranışlarında olumsuz tarafta değişimler yaşandığını söz eden Soylu, yaya can kaybının yüzde 22 artışla 968’den 1186’ya yükseldiğini, bunun da insanların kırsala giderek, yaya ve sürüş alışkanlıklarının olmadığı beldelerde yaşamalarından kaynaklandığını söyledi.
Bakan Soylu, hayatını kaybeden yayaların yarısının kurallara uymama nedeniyle ömrünü yitirdiğini lisana getirerek, “Demek ki biz bir taraftan şoförlere yaya öncelikli trafiği anlatırken, başka taraftan yayalarımıza da trafik kuralları ve yaya kurallarına uymalarını da anlatmak zorundayız.” diye konuştu.
“İNSAN YANLIŞINA İMKAN VEREBİLECEK BOŞLUKLARI GİDERMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Soylu, yeni periyotta bir yandan trafik kazalarını azaltmaya, öteki yandan da kazalardaki can kaybı ve önemli yaralanmaların önlenmesine odaklandıklarını kaydederek, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Güvenli sistem olarak söz ettiğimiz yaklaşımla da insanların yanılgı yapabileceğini her vakit kabul ediyoruz. İnsan da kusur yapabilir. Bizim vazifemiz o yanılgıyı yaptığı andan itibaren kazasına, yaralanmasına, vefatına sebep olacak bir durumu oluşturmayacak önlemler almaktır. Biz bu önlemleri almak zorundayız. İnançlı sistem yaklaşımının ana özelliği bütün dünyada kabul gören, Birleşmiş Milletler tarafından da kabul gören, ortak akılla kabul gören en temel özelliği budur. Biz bunu trafik ekosistemi içerisinde insan kusuruna imkan verebilecek tüm boşlukları test edip gidermeye çalışıyoruz.”